Kayıp Kromozom

ÖLÜMSÜZLÜĞÜN SIRRI

KAYIP KROMOZOM‘DA MI?

İlk insan bizler gibi zayıf ve aciz değildi. Aksine; yaşlanmıyor, hastalanmıyor, hatta ölmüyordu. Öyle mükemmel yaratılmıştı ki, meleklerden önünde saygıyla eğilmesi istendi. Eğilmeyip kibirlenen oldu, kovuldu. Mühlet istedi, verildi. Sonra insanı kandırmayı başardı ve hikaye başladı.

Etrafınıza bakın: Bazı insanlar daha güçlü, bazıları daha zeki, bazıları daha güzel. Aradaki fark nereden geliyor?
Daha yakından bakın: Radyasyondan etkilenmeyen, rengini değiştirebilen, suyun altında yıllarca kalabilen canlıların bizden farkı nedir?
Çok hızlı, uçabilen, miligramı bir fili bile öldürecek zehirlerden etkilenmeyen canlılar var. Nedir farkımız?
Genetik kodlarımız olabilir mi? Özel bir kromozom insanı zayıf bırakan her şeyin sonu olabilir mi?

Bu kitap sadece, kaybolmuş bir genetik şifrenin peşinde olan Prometheus Bionanotech Corporation ve Onlar Meclisi hakkında değil,
Okuyacaklarınız sadece, ilk günah hakkında ya da öteki alemde insanların nasıl sonsuz bir ömür sürecekleri ile ilgili de değil,
Aslına bakarsanız okuyacağınız şey tam anlamıyla bir kitap bile değil.

Her şey, onu gerçekten isteyebilecek kadar cesur olanlara vadedilen gerçeklerden ibaret.

BAŞLANGIÇ

Aylar önce, Uluslararası Yüksek Ceza Mahkemesi’nde savcı olarak görev yapan biri benimle çok önemli bir konu hakkında görüşmek istediğini belirtmişti. Sebebini de merak ederek görüşmeye gittiğimde sadece bir ses kaydı ile karşılaştım. Sesin bilgisayarda deforme edildiği belliydi. İnsanlar arası genetik benzerliğin %99.9, insanla köpek arasındakinin %90, insanla pirinç arasındakinin ise %62 olduğunu, yalnızca binde birlik farkın tüm insanları diğerlerinden ayırdığını söylüyordu. Canlı yaşam formları arasındaki benzerlikten hareketle mükemmel insan arayışında olan bir şirket olduğunu ve bu şirketin de içinde bulunduğu Kayıp Kromozom davasında kovuşturma aşamasında olduklarını ifade etti. Sonrasında ufak birkaç detay daha verdikten sonra kendisiyle ancak teklifini kabul edersem yüz yüze görüşebileceğini belirtti ve ses kaydı sona erdi.
Açık konuşmak gerekirse teklifi neden kabul ettiğimi tam olarak hatırlamıyorum fakat sonraki süreç benim için oldukça sıra dışı ve yoğun geçti. Nihayet çalışmamı bitirdiğimde ise daha ilginç bir durumla karşılaştım. Benden istenen, Kayıp Kromozom davasına konu olayları derli toplu şekilde kronolojik sırayla anlatmamdı ve bunu yapmıştım. Yüzlerce sayfa önlerinde duruyordu, okumuşlar ve beğenmişlerdi ancak yazdıklarımın yayınlanacağını söylediklerinde oldukça şaşırdım çünkü davadaki konuların ve doğal olarak yazdıklarımın ne kadar gizli olduğunu biliyordum. Benimle yaptıkları ön görüşmede bile gizliliğe fazlasıyla önem veren mahkemenin böyle bir şeyi neden yaptığını sorduğumda tatmin edici bir cevap aldığımı söyleyemem; tek söyledikleri mahkemenin işleyiş tarzının biraz farklı olduğuydu.
Az sonra okuyacaklarınız Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan Kayıp Kromozom davasına ait ortam ve iletişim dinlemeleri neticesinde elde edilmiş binlerce saatlik ses kaydı, çok önemli insanlardan oluşan onlarca tanık ve gizli tanığa ait ifadeler, yüzlerce saatlik görüntü ve sayısız belge incelenerek kurgulanmıştır. Hikayede adı geçen bazı kişiler, makamlar ve mekanlar güvenlik amacıyla değiştirilmiştir. Ayrıca arada benden kaynaklandığını sizin de anlayacağınız bazı subjektif değerlendirmeler bulunmaktadır.
Okumaya başlamadan kim olduğumu merak edenler olabileceğinin farkındayım. İnanın; anlatacaklarımın yanında, kim olduğumun zerre kadar önemi olmadığını siz de göreceksiniz.

Online Satış İçin
Buzdağı Kitabevi




Yorumlar kapatılmış.